Site icon Malta Haber

7 Haziran: Sette Giugno Anması

Sette Giugno, İtalyanca ‘Yedi Haziran’ anlamına gelir.

7 Haziran 1919’da Malta halkının bir dizi isyanının ardından, İngiliz birliklerinin kalabalığa ateş açarak dört kişiyi öldürdüğü ve 50 kişiyi yaraladığı olayları anmak için kutlanan bir ulusal bir gündür.

Bu hadise, sömürge hükümetine karşı direnişin artmasına ve adadaki İngiliz varlığına meydan okuyan İtalyan yanlısı irredentistlere desteğin artmasına yol açmıştır.

 

Ayaklanmalar neden başladı?

Birinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasıydı ve Malta halkı açtı. Avrupa’nın geri kalanında olduğu gibi savaş, tarım ve gıda endüstrisinde aksamalara neden olmuştu. Malta sömürge hükümeti (Malta o zaman İngiliz kolonisiydi.) adalar için yeterli temel gıda tedarikini sağlayamadı.

Toplumun bazı kesimleri ekonomik olarak iyi durumdaydı. Tahıl ithalatçılarının ve un değirmencilerinin ekmek fiyatı üzerinden aşırı kar elde ettiklerine dair halk arasında yaygın bir inanç vardı. Diğer malları kontrol eden tüccarlar da fiyat düzenlemelerine rağmen savaştan büyük karlar elde ettiler.

Savaştan sonra artan yaşam maliyeti yüzünden daha yüksek ücret talep edenlerin ayaklanmalarıyla huzursuzluklar kaynamaya başlamıştı.

Siyasi gelişmeler de ayaklanmanın bir diğer temel nedeniydi. 25 Şubat 1919’da yapılan Ulusal Meclis’in ilk toplantısı, Versailles barış konferansı tarafından diğer uluslara verilen tüm hakları Malta’ya ayıran bir kararı onayladı; bu Britanya İmparatorluğu’ndan bağımsızlık anlamına gelirdi. Dr. Enrico Mizzi liderliğindeki milliyetçi hizip tarafından masaya yatırılan bu karar, Dr. Filippo Sceberras’ın yalnızca sorumlu hükümet talep eden orijinal kararına karşıydı. Bu ılımlı karar, oybirliği sağlamak ve iki grup arasında bir kırılmayı önlemek için kaldırıldı.

İkinci Ulusal Meclis toplantısı aynı yılın, 1919, 7 Haziran’ında Valletta’da düzenlendi. Kalabalık bu sefer daha da gergindi. Toplantıdan birkaç gün önce, adaların yeni valisi Lord Plumer, Maltalıların ülke yönetiminde daha büyük bir rol oynayıp oynamayacağına karar verecekti.

İnsanlar ikiye bölündü; İngilizlere güvenmeyenler ve ona güvenenler…

Polis güçleri ve posta çalışanları grevin eşiğine geldi.

Ve artık öfkeli kalabalık harekete geçti. Pencereleri kırmak, subaylara ve askerlere hakaretler savurmak, Union Jack’i bulunduğu yerden çıkarmak ve zengin tüccarların ofislerini yağmalamak için Valletta’dan ilerlediler.

Ana kalabalığın grupları, İmparatorluk hükümeti destekçilerinin ve vurguncu tüccarların evlerine saldırmak için ayrıldı.

Strada Forni’de askerler cadde boyunca her iki yöne bakacak şekilde yerleştirildi ve talimat verilmeden ateş etmemeleri emredildi. Askerler, kalabalığa nişan alarak pozisyonlarını aldılar – kalabalık daha sonra geri çekildi.

Aranan evlerden birinin yönünden bir silah sesi duyuldu. Bu duyulan silah sesine karşılık, askerlerden biri kalabalığın üzerine ateş açtı.

Ayaklanmanın ilk kurbanı Manwel Attard, Cassar Torregiani’nin evinin önünde düştü. Diğer kişiler yaralandı. Ġużè Bajada, Strada Teatro yakınlarında vuruldu ve taşıdığı Malta bayrağının üzerine düştü.

Sorumlu subay ateşkes için bağırdı. Bu arada Daily Malta Chronicle’ın ofislerinde binada bir gaz kokusu vardı ve bu Teğmen’in adamlarına dışarı çıkma emri vermesine neden oldu.

Kalabalığı temizlemek ve adamların dışarı çıkmasına izin vermek için Teğmen, bir askere kalabalıktan uzağa, alçaktan ateş etmesini emretti.

Bu atış, kaçmaya çalışan Lorenzo Dyer’a isabet etti. Yarası ciddi olduğu için kalabalık tarafından kaldırılarak Saray meydanına taşındı.

Üç kişinin öldüğü ve 50 kişi yaralandığı bu ayaklanmanın ertesi gün, sokakları insanlardan temizlemek için 140 deniz piyadesi gönderilene kadar karışıklıklar devam etti.

Ancak, 7 Haziran’daki ölüm ve kayıplara rağmen, ada çevresinde daha küçük ayaklanmalar devam etti.

Ertesi gün, aynı zamanda bir un öğütme makinesine sahip olan Albay Francia’nın sarayına kalabalıkların saldırmasıyla karışıklıklar devam etti. Malta Kraliyet Topçu askerleri, Francia’nın evini korumak için kullanıldı. Ancak kendi vatandaşlarına karşı güç kullanmak istemediler. Kalabalık zorla içeri girdi ve mobilya, gümüş eşyalar ve diğer nesneleri dışarıya fırlattı.

Akşam 140 deniz piyadesi geldi, evi ve sokağı kalabalıktan temizledi. Carmelo Abela, Francia’nın evinin yan kapılarından birinde oğlunu çağırıyordu. İki denizci onu tutuklamak için harekete geçti fakat o direniyordu. Bir denizci, süngüyü ile karnına geçirdi. Abela 16 Haziran’da öldü.

Ayaklanmalar, Malta’daki ekonomik ve siyasi yaşamın tatmin edici olmayan doğasını yansıtıyordu. Ekonomik olarak ada, askeri harcamalar yüksek olduğunda birkaç kişinin zenginleştiği bir kale haline gelmişti. Stratejik olarak, imparatorluk kalesi, yani emperyalistlik o kadar önemliydi ki, siyasi gelişmeler bastırıldı.

Saldırının ertesi günü, siyasi makaleler için sansür yeniden başlatıldı. Soruşturmalar açıldı.

Sette Giugno’nun dört kurbanı, 9 Kasım 1924’te Addolorata Mezarlığı’ndaki mezarlarına defnedildiler.

1986’da Sette Giugno anıtı, Valletta’daki Saray Meydanı’nda açıldı. Malta Parlamentosu, Sette Giugno gününü adanın beş ulusal gününden biri olarak ilan etti ve günün ilk resmi anılması 7 Haziran 1989’da gerçekleşti.

Exit mobile version