Sultan Abdülaziz Han’ın Avrupa gezisi dönüşünde uğradığı duraklardan biri de Malta idi. Yanında iki genç şehzade Murat ve şehzade Abdülhamit (Abdülhamit Han).
Marsa’daki Türk şehitliğimiz işte o günlerden yadigar. Malta kuşatması sırasında Malta topraklarında şehit düşen askerlerimizin ebedi istirahatgahı.
Bu kıymetli yapının planları arasında, 1970’lere kadar mescid olarak kullanılan bir de oda var. Hemen yanındaki diğer oda ise gasilhane. Bu iki odanın arasındaki duvarda Tekvir Suresi’nden bazı ayetler yer alıyor.
Büyükelçi Erdeniz Şen bu mescidin tekrar ihya edilmesi konusunu gündeme getirip, bunun da Malta’daki bir sivil toplum örgütü eliyle yapılabileceğini belirttiğinde bendeniz ve bu işe gönül veren birkaç arkadaş derhal bir dilekçe yazıp Valetta Büyükelçiliği’ne sunduk.
Dilekçede talep edilen iki önceliğimiz vardı, Malta’ya, burada yaşayan vatandaşlarımızın dini ihtiyaçları için bir görevli tayin edilmesi; görevli ihtiyacının da hem İngilizce bilen hem de insan ilişkileri iyi olan bir kadro tarafından karşılanması.
Nitekim o yılın ramazan ayında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından görevlendirilen Edip Akyol görevli olarak Malta’da misafirimiz oldu. Malta’daki bir başka vatandaşımızın garajında ramazan ayı boyunca teravih namazları eda edildi.
Bundan birkaç ay önce, yaz aylarının başlangıcında nihayet Din İşleri Koordinatörü sıfatıyla bir görevlinin tayin edildiğini duyduk. Dilekçemize resmi bir dönüş yapılmadı maalesef, imzacılar dışındaki başka kaynaklardan, sohbetler ortasında hepimizi şaşırtan ayrıntılar olarak işittik bu haberleri.
İki talebimizi arz etmiştik demiştim ya, öyle uygun görülmüş olacak ki tayin edilen kadroda ne İngilizce şartı, ne de insan ilişkileri dikkate alınmıştı. Din İşleri Koordinatörü olarak tayin edilen görevliden geldiği ilk günkü ziyareti, Malta yolculuğundan bir gün önceki telefonu dışında hiçbir haber alamadık.
İlk günkü ziyaretlerinde Malta Haber’de kendileri hakkında bir haber, hatta söyleşi yapıp, okurlarımıza duyurma teklifimize de din görevlisi beyefendi sükut ile karşıladı. Takip eden günlerde de aynı şekilde mukabele etti. Öyle ya, insan ilişkileri iyi olan birini talep etmiştik.
Malta’ya yapılan her ziyareti fotoğraflarla duyuran büyükelçilik dahi iki satır olsun bir bilgi notu yayınlanmamıştı. Bu gelişmenin kârlı işletmelerin patron ziyaretleri kadar önemli olmadığı düşünülmüş olsa gerek.
Yine bendeniz dahil dilekçe imzacılarının olduğu hiç kimsenin bilgilendirilmediği bu gelişmeyi büyükelçilik, birkaç gün öncesinden yaptığı Cuma namazı duyurusu ile taçlandırdı. Bunun dışında ne büyükelçilik, ne de ramazan aylarında kurulan WhatsApp gruplarına dahil edilen din görevlisinin kendisi hiçbir duyuru, “hoşbulduk” mesajı yayınlamaya maalesef tenezzül etmediler.
Tıpkı ülkemizde olduğu gibi, yurtdışında da, öyle zannediyorum ki gönülleri mamur etmeden eser mamur etmek geçer akçe sayılıyor. Yıl sonunda büyük bir kıvanç ile hazırlayacakları faaliyet raporları için bu kadarı kâfi olur elbet; gökkubede, gönüllerde hoş bir sada bırakmak kimin umurunda?
Geçtiğimiz kurban bayramında vatandaşların bir araya geldikleri bayram namazı için bütün vatandaşların ortak haklarının olduğu halıların verilmemesi zaten bu işteki samimiyetin ilk işaret fişeği idi.
Elbette devletlileri, emir komuta zincirindeki astları vatandaşlarla bu nevi iletişimi bir tarz-ı siyaset olarak benimseyebilirler.
Kaleminden başka dayanacak hiçbir şeyi olmayan bizler iletişimde şeffaflık ilkesine, kamu kaynaklarının tasarrufu konusunda eşitlik ilkesine halel getiren bu uygulamaları yazmaktan imtina etmeyeceğiz.
Sosyal medya üzerinden yapılan davetler ve duyurular davet ve duyuru değildir, Türk vatandaşları olarak hepimizin telefon ve mail bilgileri elçiliğimizde mevcut, sanırım elçiliğimiz organizasyonlara katılmamamızı istiyor ki davet ve duyurular yapmıyor
Diğer hiçbir elçilikte bu şekilde bir uygulama mevcut değil
Sizlere sonuna kadar katılıyorum Ziyahan bey ve bunları kaleme aldığınız için teşekkür ediyorum