16 Ocak 2025
16 Ocak Perşembe gününden merhabalar! Öyle telefondan ayak üstü okuma annem, gel şöyle otur kenara. Hatta bir bardak su al, konuşacaklarımız var.
Bir yanda beklediğiniz haberler, atmak istediğiniz adımlar var. Diğer yanda ise TAHAMMÜL KALMADI ARTIK SAKIN GEÇ KALMA ERKEN GEL şarkısı çalıyor. Agresyona az kalmış, doktor nerede?
Tamam sen de farkındasın acele ettirmenin neticeye etkisi olmuyor, mantıklı düşünme yolundan henüz çıkmamışsın ama beklediklerinin artık rüyalarına girecek kadar seni strese sokmasını da kaldıramıyor gibisin. Dahası, bunları bir de içine atmışsın, dışa vuracak ortamın da olmamış. Neden? Çünkü serde mantık var.
Heh! Bugünkü kombinasyonlar pasif agresyona davetiye sunar türden. Beklediklerim olmadı ya da gecikti diye içime düşmüş ateşin dumanını madem sağlıklı şekilde atamıyorum, bari sahneleri süsleyen sis gibi her yere saçayım diyebilirsin. Yakarım bu gezegeni diye feryat edebilir, herkese emirler yağdırabilir, “tutmayın küçük enişteyi” gazına gelebilirsiniz.
Böyle durumlarda da otoriteden özgüvenimizi, hayal gücümüzü, yaratıcılığımızı sınırlayacak bir azar, söylediğimiz lafları bize yedirircesine genzimize kaçan su/tükürük ya da “böyle devam edersen külahları değişiriz” tehdidi ile yüzleşebiliriz.
Tüm bunlardan mütevellit annem ne yapıyoruz? Burundan derin bir nefes alıp ağızdan veriyoruz, bu bir. Kafayı dağıtmak için eski aile fotoğraflarını, albümlerini kurcalayabilir, neye atar yapacağımızı nostaljik hatıralar ile unutabiliriz, bu iki. Çocukluğunuzu hatırlatacak güzel bir film izleyebiliriz ya da müzik dinleyebiliriz, bu da üç. Bonus: İmkanı olanlar da deniz/dere/su kenarında dolansın, havuz/spa/saunaya gitsin.
Çarşaf çarşaf yazmışız haleti ruhiyemizi, üstüne bir de burç yazmayalım artık.
Sevgiler,
Mahallenin Yüksek Müneccimi Buse
