Site icon Malta Haber

Il-Ħabbata, Geleneksel Malta Kapıları

Elif Ören / 2 Aralık 2022

Malta’ya geldiğim ilk günü hatırlıyorum. Eşyalarımı bırakıp biraz yürümek için dışarı çıktığımda, karakteristik bir Malta evinin parlak kırmızı kapısının önünde fotoğraf çekilmiştim. Malta’ya ilk defa gelen herkes gibi beni de önce sokakları ve evleri etkilemişti. 

Malta’nın dar sokaklarının, sarı kireçtaşıyla yapılmış Malta evlerinin rengarenk kapılarının, kapalı ahşap balkonlarının ve rustik kapı tokmaklarının eşsiz güzelliği, masalsı bir atmosferi var hiç şüphesiz.  

Malta sokaklarında keyifle ve aheste aheste yürümek, kâh sokağı ve evleri kâh göğü izlemek bir zevk oldu benim için. Tarihi dokusunun bozulmadığı, insana zamanda yolculuk yapıyormuş hissi veren, Three Villages diye bilinen semtlerden Hal Lija’da eski bir Malta evinde yaşıyorum zaten.  

Hep söylüyorum; bu ada küçücük olabilir ama çok zengin bir kültürü var. İnsanda heyecan uyandıran ve ilham veren güzel Malta’nın evlerinin kapı tokmaklarını, Maltaca adıyla Il-Ħabbata‘yı anlatacağım. 

Eski Malta evlerinde ana kapının yanında mekanik bir zil vardı. Bu zili sallayan sarmal bir yaya eklenmişti ve yayın ucunda bir çekme sapı vardı. Sapı çekince mekanizma çalışıyor ve metal topuz çanı dövüyordu. Malta’da hâlâ çekme sarmallı kapı zilleri olan evler var. Bir de ana kapıda zemine gömülü bir çamur temizleyici vardı. Bunun amacı, eve giren herkesin içeri girmeden önce ayakkabılarındaki çamuru kazımasıydı. Kapı, zil ve çamurlukta bir uyum vardı. 

Parlak kırmızı bir ön kapı üzerinde süslü, yıpranmış bronz kapı tokmağı. Yanında eski moda bir çan çekme kolu var.

Her geleneksel Malta evinin dış kapısı genelde iki kanatlı olur ve iki kanadının her birinde seramik ya da metal bir topuz veya pirinç bir kapı tokmağı olur. Topuzlar, kapı kolu gibi ev sakinlerinin kapıyı kolayca açıp kapatmasına yardımcı olur. Bazı kapılarda bir çift kapı tokmağı bulunur. Bu tokmaklar, hem ana kapıya daha zarif bir görünüm verir hem de onu daha görkemli kılar. Ve hatta bu tokmaklar, evde yaşayan aile reisinin durumunu da yansıtırdı. 

Malta’da farklı kapı tokmağı türleri vardır. Geleneksel tip, yanlarında ağır yarım daire biçimli bir halkanın sarktığı delikler bulunan bir top ve başlıktan oluşur. Genellikle, kapıyı çalınca halkanın ortasındaki kısım kapıya sabitlenmiş daha küçük topak parçaya çarparak ses çıkarır. Bu tür tokmaklar genelde siyah renkli olur ve her türlü kentsel, kırsal ve hatta çiftlik evinde bulunabilir. Özellikle Naxxar’da bu tarz kapı tokmaklarının zanaatkarları daha fazladır. 

Zamanla daha ayrıntılı ve farklı tokmaklar ithal edildi. Bazen tokmak topu bir kölenin kafasına dönüştürülürdü; bazen bir aslan. Hem köle hem de aslan şeklindeki topların yüzlerinde yarım daire biçimli bir halkanın asılı olduğu delikler vardı. Diğer türler, yarı dairesel halkanın yerini gömlek danteli ve hatta bir yüzükle süslenmiş bir çift el ile değiştirilen düz bir toptan oluşuyordu.  

Başka bir yaygın kapı tokmağı türü de yunustur. Yarım daire şeklindeki halkanın içinde bulunabilir ya da sadece yunus olabilir. Genelde pirinçten yapılır. Kuyruğu üstte ve ağzı uzak uçta olacak şekildedir. Kapının altındaki topa vurmak için yunusun kafası kullanılır. Pürüzsüz tenli veya pullu yüzeyli olmak üzere iki tip yunus kapı tokmağı bulunur. Hem eller hem de yunuslar Malta’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra açılan yerel bir fabrikada üretilmeye başlanmıştır. 

Üst sınıfların ve aristokrasinin üyelerinin devasa ana kapılarına sabitlenmiş büyük barok kapı tokmakları vardı. Bunlar, bir arma tutan iki küçük çocuktan oluşuyor. Bu tokmaklar ithal edilirdi ve Maltalı soylu ailelere ait değildi. Zaman zaman stiller değişti ve çeşitlendi. Savaşlar sırasında gösterişli kapı tokmağı tarzı Malta’nın şehir evleri ve soylu saraylarına ulaştı. Malta’nın eski semtlerinde bu tarz evler ve kapıları hâlâ vardır. 

Kapıya gelen kişi tokmaklardan birini elinde tutar, kaldırır ve ardından topun alt kısmına doğru bırakırdı. Genellikle, bu kapı çalma işlemi iki kez meydana gelirdi. Ve çıkan gümbürtü hane sakinini kapıya çağıracak sesi yaratırdı. Eğer kapıyı kimse açmıyorsa, komşular gelir ve ziyaretçiye sakinlerin evde olup olmadıklarını bildirirdi.  

Kapı tokmaklarının başka bir işlevi de vardı. Evin hizmetçisinin veya ev hanımının ne kadar temiz olduğunu gösterirdi. Kapının iki kanadı ve kapı basamakları özenle yıkanarak temizlenirdi. Kapı tokmakları ilgilenilmesi gereken son öğeydi. Ne kadar parlaklarsa o kadar iyiydi. Köy evlerinin hizmetçileri bu konuda birbirleriyle yarışırlardı. Son derece cilalı pirinç tokmaklar, kasaba halkının konuşmasıydı. Cilalama genellikle cumartesi günleri, hizmetçi hafta sonunu ailesiyle geçirmek için evden ayrılmadan önce yapılırdı.  

Malta’da yaşayanlar illâ ki görmüştür kapısının eşiğini, kapıyı köpüklü sularla yıkayan ve parlayana kadar silen kadınları. Özellikle yaşlı ev sakinleri günün ilk ışıkları parlatıyor ana kapılarını. Birçok eski kültür bugün yaşamaya devam ediyor. Geleneksel Malta evlerinin rengarenk kapıları ve kapı tokmakları hayranlık uyandırmaya devam ediyor. Mesela çok sevdiğim yaşlı bir komşum var, dedesi de aynı evde doğmuş, babası da kendisi de. En eski usul yaylı sarmallı bir kapı zili var. Benim yaşadığım evin kapı tokmağı da pürüzlü yüzeyli pirinçten yapılma bir yunus. 

En içten duygularımla söylüyorum; Malta, Akdeniz’in cevheridir. Renkleriyle, kültürüyle, insanıyla benzersiz güzellikleri vardır. Evlerinin düzeni, tarzı, kendilerine has mimarileri, samimiyetleri, davranışlarıyla bellidir ki sanatı severler ve biraz da sanatçıdırlar. 

Exit mobile version