Türkiye demokrasi tarihinin en adaletsiz seçim sürecini geride bıraktık.
Bir tarafta devletin tüm imkanlarını hunharca kullanan Recep Tayyip Erdoğan, diğer tarafta ise devlet televizyonunda bile kendine yer bulamayan Kemal Kılıçdaroğlu vardı.
İftiralar, hakaretler, montajlar…
Utanç verici bir seçim kampanyası izledik…
Benim gibi muhalifler açısından seçime kadar ki her geçen gün sinir krizi geçirecek kadar çıldırmamızı sağlayan olaylarla geçti.
Hakarete maruz kaldık.
En milliyetçimiz bile Erdoğan’a oy vermeyeceği için terörist damgası yedi…
Parayla vatandaşlık satılan canım ülkemin milliyetçileri tek kelime Türkçe bilmeden oy verenler kendilerini destekliyor diye sessizliğe büründüler…
Velhasıl kelam Recep Tayyip Erdoğan seçimi kazandı…
Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti…
Sadece o değil…
Aslında tüm altılı masa bileşenleri kaybetti ama bu senaryoda en büyük kaybı Cumhuriyet Halk Partisi ve Kemal Kılıçdaroğlu yaşadı.
Cumhurbaşkanlığı yarışından dolayı milletvekili adayı olamadığı için meclise de giremedi.
Kurmaylarının çoğu da aynı şekilde.
Bunun yanında ittifaka yüzde 1’lik bile katkı sağlayamayan 4 sağ partiye kendi listelerinden 38 milletvekili verdi.
CHP için daha büyük bir başarısızlık düşünülemezdi.
Kendi eliyle Türk siyasi tarihinin en sağcı meclisinin oluşmasına yardım etmiş oldu.
Bu sürece nasıl gelindi?
Uzun uzun yazmayacağım. Cidden moralim bozuk. Canım sıkkın.
Demokrasiye inanıyorum. Sonucu kabul ediyorum. Ama halkın çok yanlış bir tercih yaptığına inanıyorum.
Kendim için değil, sevdiklerim için üzülüyorum.
Otokrat, baskıcı bir yönetimi daha da derinlemesine hissedecekler.
TL kazanıp Euro bazlı yaşam şartlarıyla mücadele edecekler…
Üzülüyorum…
Dedim ya uzun uzun yazmayacağım nedenleri…
Ama birkaç cümle ile en azından CHP için bundan sonrasını yazmak istiyorum…
Ben aday henüz netleşmeden önce en başından beri kazanacak adayın Ekrem İmamoğlu olması gerektiğini yazdım.
Defalarca.
Sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu aday oldu ve sonuna kadar destekledim.
Kendisi çok beyefendi, dürüst biri.
Benzeri görülmemiş bir şekilde en sağdan en sola büyük bir ittifakın oluşmasındaki temel aktör.
Amenna…
Elinden geleni yaptı. Belki de fazlasını.
Buna inanıyorum.
Ama olmadı.
Şimdi değişim gerekiyor.
Topyekün.
Ekrem İmamoğlu CHP’nin Genel Başkanı olmalı. Bunu istediğini uzun zamandır hissediyoruz. Ama açık açık söyleyemiyor. Parti içi dengelerde bazı çekinceleri var belli ki.
Ancak Ekrem İmamoğlu mitinglerdeki popüleritesiyle bile CHP’nin doğal Genel Başkan adayı olduğunu gösterdi bize.
Genel Başkan olmalı…
Aksi taktirde CHP uzun bir süre küskün, kızgın, üzgün seçmenini konsolide edemeyecektir.
Nitekim CHP bir seçime daha Kılıçdaroğlu ile girerse “yenilen pehlivan güreşe doymaz” minvalindeki alaylara da bir kez daha maruz kalınacak.
Bu partinin dağılmasına bile neden olabilir.
DSP’nin başına gelen CHP’nin başına gelsin istemem…
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu gitmemek de ısrar ederse de gençlerin demokrat amcası konumundan Atatürk’ün partisini işgal eden bir koltuk sevdalısına dönüşecektir…