Bundan 24 yıl önce bir gece yarısı, hayatımda ilk kez depremle tanıştım. Aslında ben olayın farkında da değildim. Ranzanın üst katında yatan abim diş ağrısından dolayı gece boyu uyuyamamış, deprem olduğu anda da depremi ailede ilk hisseden kişi olmuştu. Üst kattan alt kata üstüme kapaklanarak “Depreeeem” diye bağırmıştı.
Ben uykudan kulağımın dibinde bağıran abim sayesinde uyanmıştım.
Evimiz yıkılmadı. Bize hiçbir şey olmadı. Biz sadece korktuk.
Ama resmi kayıtlara göre 17 binden fazla can gitti.
Toplum olarak yıllarca kendimize gelemedik, atlatamadık depremi.
Aradan 24 yıl geçti ve biz yine bir deprem bekliyoruz.
Merkez üssü İstanbul olacak olan bir deprem.
24 yıl önce nüfusu 8.8 milyon olan İstanbul’un nüfusu şu an 17 milyona dayandı.
Her yer beton içerisinde. Dünyanın en çirkin kenti haline geldi.
Kentleşme o kadar çarpık ki drone görüntülerinden bakıldığında insanın içi daralıyor.
Ve daha da kötüsü, kentin 24 yıldır depreme hiçbir hazırlık yapmadığını da biliyoruz, görüyoruz, dinliyoruz ama bekliyoruz.
Toplanan yüz milyonlarca dolarlık vergiler, yardımlar hiçbir yerde kullanılmadı. Bunu biliyoruz ve izliyoruz.
Ne kadar korkunç bir şey…
Celal Sengör, Fatih Altaylı ile yaptığı röportajda “depremden değil, sonrasındaki kaostan korkuyorum” demişti.
Çok haklı…
Beylik sözlerle “Biz ders çıkarmayan bir milletiz” gibi laflarla geçiştirilecek iş değil artık bu.
Devlet ders çıkaracak. Çıkarmak zorunda.
İstanbul’u boşaltmanın bir yolunu bulmak zorunda. İnsanları tahliye etmenin…
Şirketleri, ekonomiyi başka şehirlere aktarmanın yolunu bulmak zorunda…
O deprem günü geldiğinde İstanbul felakete sürüklenirse Türkiye ekonomik olarak yok olmanın eşiğine gelir.
O kötü günlerin sembol cümlelerinden biri olan “sesimi duyan var mı” cümlesi, tüm İstanbul için söylenmeye başlamadan, devlet bir şeyler yapmalı.
TED LASSO
Futbolu sevenlere muhteşem bir dizi önerisi geliyor, hazırlanın.
Üçüncü sezonunu da içim ısınarak izlediğim Ted Lasso’dan bahsetmek istiyorum sizlere. Başrolünde ABD’li başarılı komedyen Jason Sudeikis’in olduğu bir futbol komedisi: Ted Lasso.
Ama sadece komedi değil. Hayatın içinden birçok mesajı veren bir dizi.
Amerikan Kolej futbol takımı koçu olan Ted Lasso, normal futbolda hiçbir deneyimi ve bilgisi olmamasına rağmen kurgusal İngiltere Premier Lig takımı AFC Richmond’da teknik direktör olarak işe alınır ve olaylar başlar.
Dediğim gibi sadece futbol değil, insana dair, insanların hırslarına dair de çok güzel mesajlar veren, yeri geldiğinde güldüren, yeri geldiğinde hüzünlendiren bir sitcom.
Mutlaka izleyin ve siz de benim gibi Richmond taraftarı olun!
TOPLUMSAL ŞİDDET
Bugün Sözcü’de Umut Vakfı’nın Türkiye Silahlı Şiddet (Cinayet) Raporu ile ilgili haberini okudum.
Kanım çekildi. Tüylerim ürperdi…
Bir yılda 2278 ölü, 4231 yaralı…
Eline silah alan tartıştığı kişiyi öldürmeye çalışıyor.
Kavganın bile bir limiti, bir üslubu vardır. Yok kalmadı.
10 kişi 1 kişiyi öldürene kadar dövüyorlar.
Saldıran kişiyi hareketsiz bırakana kadar saldırıyor.
Limit yok.
Cinnet geçiriyor insanlar.
Ceza var mı? Bence yok…
Aksi takdirde 2929292 tane suçtan sabıkası olan bilmem kim 2. Sayfa haberlerinde tekrar tekrar karşımıza çıkmazdı.
Çocuklarımızı, geleceğimizi korumak için bu şiddetin önüne geçmeliyiz.
Başka yolu yok.”