28 Mart 2021 / Malta
Yönetmenliğini Çağan Irmak’ın yaptığı, başrollerini Cemal Hünal ve Melis Birkan’ın paylaştığı, 2008 yılında gösterime girdiğinde gişe rekorları kıran Issız Adam filminin künyesinde duygusal tanımlaması yapılmış olması Issız Adam’ın aşk filmi olduğunu göstermez. Filme eklenen duygusal müzikler izleyiciyi yanıltan en önemli etken, Issız Adam yaşadığımız çağın ve coğrafyanın en büyük toplum zararlılarından olan hokkabaz tipli erkeklerin anlatıldığı izleyiciye yol gösterme amacı da taşıyan belgesel bir yapım olarak tanımlanabilir. Hokkabaz, sözlük anlamı ile yalan dolanı meslek edinmiş başkalarını aldatarak iş gören kimse demektir. Bir erkeğin cinsel anlamda kadını elde etmek için çaba harcaması ise hokkabazlığın en üst levelidir.
Filmin ana karakteri Alper, hokkabaz olarak da nitelendirilebilecek bir karakter taşımaktadır. Kadınlara maçta kazanılması gereken bir sayı olarak bakan ve zafere giden her yol mübahtır sözünü hayat felsefesi haline getiren bir toplum zararlısıdır. Birçok insanın hayal edemeyeceği tanınan bir lokantanın sahibidir, iyi bir evi ve yaşantısı vardır ama karakteri ve ruhu sakattır. Filmde, kanımda bir mikropla yaşıyorum diyen Alper, aslında mikrobun tam kendisidir. Gecelerini hayat kadınlarıyla veya tek gecelik ilişkilerle geçirip mutsuzluğunu gizler. Alper çarpık ilişkilerin, farklı cinsel deneyimlerin tek kollu canavarıdır. Diğer karakter Ada ise çocuklar için kostüm tasarlayan, kitap okuyan kendi halinde bir bireydir. Masal dünyasına yolculuk yapan biri, hasta ruhlu bir adam için birkaç beden büyük gelecektir. Kitap okumayı seven özellikle de ikinci el kitaplar okumayı sevenlerin yakından bildiği Aslıhan Pasajı’nda kitap ararken Alper’le karşılaşan Ada hayatını mahvedecek soruyu satıcıya sorduğunda kadınların hayatını sabote etmeye programlanmış Alper’in markajına girer. Çılgın Kalabalıktan Uzakta var mı, diye soran Ada için yapılacak tespit şudur: Bir gün bir kitap sordum hayatım mahvoldu.
Kadın koleksiyoncusu Alper, Ada’yı takip eder ve aradığı kitabı bir kitapçıdan alarak ona verir. Alper ve Ada’nın birbirlerinden ne kadar farklı olduğu aynı kitabın ikinci elini ararken yenisini ona uzatan Alper’in kabalığı ile anlaşılır. Ada’yı takip eden Alper, dükkânının yerini bulur ve kendini mağdur bir baba gibi tanıtarak kostüm bakar. İşinin ehli bir hokkabaz olduğu bu sahtekârlıkla anlaşılır. Ada da bunu anlar ama Alper’e âşık olmuştur. Köprüden önce son çıkışı kaçıran Ada onu uçuruma sürükleyecek Alper’den vazgeçemez. Alper bir süre Ada ile yaşamaya çalışsa da her mikrop gibi yenilenerek ve daha da güçlenerek hayatına devam eder. Alper’in köyden gelen annesi oğlunun düzgün bir ilişkisi olduğunu görüp sevinse de aslında Alper çoktan kararını vermiştir, Ada’dan ayrılacaktır. Tıpkı lağımda yaşamaya alışmış bir midyenin temiz suda barınamaması gibi kendi bataklığına dönmek istemektedir. Alper’in annesinin köyüne döneceği gün aslında Ada farketmese de onun kurtuluşu olur. Hayatını hokkabazlık numaralarıyla kadın avlamaya adamış bir karakter olan Alper, Ada’yla devam edemeyeceğini anladığında aslında Ada’ya iyilik yaptığının farkında değildir. Ada önce dükkânı kapatır sonra ülkeyi terkeder, İngiltere’ye yerleşir ve filmin son sahnesinde Ada arkadaşı ile konuşurken görülür ve mutludur. Bundan da anlaşılmaktadır ki Alper, Ada’nın evlendiği adamın ancak getir götürünü yapacak bir kişiliktir. Alper, tıpkı yaşlandığı için işe yaramayan bir hokkabaz olarak hastalıklı yaşamına devam eder.
Filmde temel olarak Alper ve Ada arasındaki seyircinin aşk sandığı ama Alper’in aslında sevgisiz bir insan oluşu ve Ada’nın saflığı anlatılır. Alper âşık olmayacak kadar hastadır ve hastalığını tıpkı bir cüzzamlı gibi etrafa yaymaktadır. Issızlık, Alper’e yakışmayacak kadar temiz bir kavramdır.
Filmi izledikten sonra hokkabaz gibi sahtekarlıkla kadın peşinde koşan erkekler neden hala çevremizdeler bu soruyu kendinize sormanız gerekiyor.