20 Aralık 2020 / Malta
Hayattaki iyi ya da kötü her deneyim, bize çok değerli ve önemli dersler verir.
Sağlık, Allah’ın büyük bir nimetidir. Dünyadaki başka hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Popüler olan “Sağlık zenginliktir.” sözü; bireysel olarak sağlığı, en önemli ve değerli varlıklardan biri olarak gördüğümüz gerçeğini açıkça belli eder. Sağlığın gerçek zenginlik olduğu doğru. Sağlığın değeri sadece hastalanınca gerçekten anlaşılıyor.
Kuşkusuz, aklı başında her insan sağlığın önemini bilir. Ancak bu yıl içinde koronavirüs salgını nedeniyle ayrı bir şekilde önemini öğrendik.
Sağlıklı ve güvende olmak ne demektir? Sağlık ne kadar değerlidir?
Hazreti Muhammed, Allah’ın iki nimetinin insanlar tarafından çok önemsiz görüldüğünü söylemiştir. İlki sağlık, ikincisi boş zaman. Hz. Muhammed “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.” buyurmuştur.
Sağlığın önemini bildiğimiz halde, yine de insanların bazen sağlıklarını göz ardı ettiklerini veya belirli koşullar nedeniyle sağlıklarını ihmal etmeye zorlandıklarını görüyoruz. Böyle bir unsur, yasadışı uyuşturucu kullanımıdır.
Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, vatandaşlarının sağlığını korumak için yasadışı uyuşturucu ticaretiyle mücadelede ellerinden geleni yapıyorlar, ancak uyuşturucuların hala bir yerden bir yere bu kadar sık, hatta uzun mesafeleri katediyor olması gerçekten talihsiz bir durum.
Buna bir örnek, Malta’da gümrük memurları tarafından ele geçirilen, Kolombiya ve Ekvador menşeli ve değeri yaklaşık 70 milyon Euro olan yüzlerce kilo kokain sevkiyatıdır.
Bunu öğrenmek beni çok şaşırttı ve çok üzüldüm. Neden yasadışı uyuşturucu tüccarları insanların hayatlarıyla oynuyor? Dünya uyuşturucuya karşı savaşa milyarlar harcıyor olsa da neden bu kadar kanunsuz hala şeyler oluyor?
Üstelik sağlığın önemini bilirken insanlar neden uyuşturucuya yöneliyor?
Uyuşturucu bağımlılığı sadece bir bireyin yaşamını değil, aynı zamanda çocuklarının ve ailelerinin yanı sıra toplumun genelini de mahveder. Üstelik tüm toplumu altüst eden, sosyal ve uluslararası bir suç haline geliyor. Ek olarak, bir toplum veya ülke için mali bir yük haline gelir.
Caritas Malta’nın San Blas’taki rehabilitasyon tesisine yaptığım ziyaret sırasında, tek başına acı çeken veya sevdiklerinin uyuşturucu bağımlılığından muzdarip olduğunu gören insanların yürek burkan hikayelerini dinlerken son derece etkilendim.
Partnerini çok genç yaşta uyuşturucu yüzünden kaybeden bir kadının özel bir olayından bahsetmek istiyorum. Sevdiği birinin uyuşturucuya nasıl yenik düştüğünün hikayesini anlatırken duygulara boğulmuştu.
Öyleyse neden uyuşturucu?
Uyuşturucuların kötüye kullanımının kişinin hayallerini, ailesini, geleceğini, maneviyatını, refahını ve hayatını mahvettiği herkesçe bilinen bir sır olsa da, insanların neden hala onlara yöneldiğini anlayamıyorum.
Ben bu tür istismara yol açan bir nedene odaklanmak istiyorum, bu da toplum veya çevremizdeki insanlar.
San Blas tesisinde, uyuşturucu bağımlılığından başarılı bir şekilde çıktığını ancak “fallejt mill-ġdid” (yine başarısız oldum) diyen bir kişiyle tanıştım.
Başarısızlığa uğrayanın yalnız kendisi olmadığını, etrafındakilerin de onu zorladığını ya da başarısız olmasına izin verdiğini söyledim, çünkü haklı olarak “bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” denir. Bir kişinin tavır, karakter, yetenek veya kişilik bakımından, zaman geçirdiği veya birlikte olduğu insanlara çok benzer olma eğiliminde olduğu bir gerçektir. Kendisi de bunu başını sallayarak onayladı.
Hazreti Muhammedi’in şöyle dediği rivayet edilir: “İyi arkadaşla kötü arkadaş misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir koku duyarsın.”
Kuran-ı Kerim de bu konuya değinmiş ve arkadaş seçiminde çok dikkatli olmamız gerektiğine dikkatimizi çekmiştir. Diyor ki: Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru, salih ve dindarlarla birlikte olun.”(Tevbe Suresi, 119. ayet).
Bu, kişinin Allah korkusunu geliştirerek fiziksel ve ruhsal refahını mükemmelleştirmek için kendi çabasından ve ikinci olarak, doğru, dindar, sadık ve samimi olanı arayıp sonra ona bağlı kalmasından oluşur.
Aslında, erdemli ve doğru olan ile arkadaşlık etmek son derece önemlidir. Kişinin kalbindeki ahlaki ve ruhsal pası gidermeye hizmet eder ve kişi üzerinde çok sağlıklı bir etkiye sahiptir. Mümini saflık ve doğruluk pınarına götürür. Bir kişiye ahlaki ve manevi bir ortam sağlar.
amjmalta@gmail.com
Laiq Ahmed Atif , Malta Ahmediye Müslüman Cemaati Lideri
Kaynak: Times of Malta