Site icon Malta Haber

Pınar Yalçınkaya yazdı: Damızlık Kızın Öyküsü

Margaret Atwood’un 1985 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan ve 2017’de Bruce Miller tarafından yaratılan Amerikan televizyon dizisidir. Başrollerini Elisabeth Moss, Joseph Fiennes, Yvonne Strahovski, Alexis Bledel, Madeline Brewer, Ann Dowd, Samira Wiley ve Max Minghella gibi başarılı oyuncular oluşturmaktadır.

Damızlık Kızın Öyküsü, hem izlenmesi gereken muhteşem bir dizi olmasının yanı sıra hem de toplumsal açıdan yüze atılan bir tokat niteliğinde. Dizide, adını Gilead koydukları distopik ve ütopik arası bir yerde, dini kurallarla yönetilen bir topluluk tarafından ele geçirilmiş bir yönetim var. Sadece Amerika’da değil, dünya genelinde artık neredeyse başarılı doğum gerçekleşmezken, bu dini topluluk, var olan bu durumun nedenini tamamen insanların dinden uzaklaşması, kadınların iş hayatında çok fazla yer almasından dolayı doğum oranlarının azalması, eşcinsellik gibi konuların çok fazla yaygınlaşmasından dolayı kaynaklandığını düşünmektedir.

Gilead olarak adlandırdıkları yer bir anda kurulmuyor aslında. Yavaş yavaş toplumlar üzerinde baskı kurarak ilerliyorlar. Özellikle çalışan kadınları işlerinden çıkararak, eşcinseller üzerinde toplumsal bir baskı kurarak yavaş yavaş toplum üzerinde hakimiyeti ele geçiriyorlar. Gilead’de inanılmaz bir disiplin ve baskı hakimken, aynı zamanda kadınların artık çocuk sahibi olamamalarının sebepleri arasında da yenilen sağlıksız işlenmiş gıdaların olduğu düşünülmekte ve bu yüzden her şey burada doğal olarak yetiştiriliyor. Doğurgan olan çok az sayıdaki kadınlar toplanarak çocukları ve eşlerinden koparılıp, sadece yüksek rütbeli komutanların himayelerine veriliyor ve köleleştirilip damızlık olarak kullanılıyor. Yani üreme, ataerkil kontrolün merkezi olduğu bir dünyaya dönüşüyor.

Aslında bir çok toplumda dizide anlatılan şeyler farklı farklı şekillerde gerçekleşiyor zaten. Bir çok toplumda yönetimde dini kaideler fazlasıyla var ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde çalışan kadınlar üzerinde de farklı farklı baskılar maalesef ki var. Dizide en çok beğendiğim noktalardan biri de kadının gücünün çok iyi şekilde yansıtılmış olması. Offred’in itiraflarından birinde “Artık dünyaya uyanığım” diyor. “Daha önce uyuyordum.”

Lütfen artık dünya üzerinde, toplumlarda, iş alanlarında, evliliklerde ve hatta trafikte bile kadınlara bu kadar baskı yapılmasın.

 

Exit mobile version