Site icon Malta Haber

Türkiye’de pandeminin ilk yılında neler yaşandı?

11 Mart 2021 / Malta

İlk kez Aralık 2019’da Çin’in Vuhan şehrinde görülen ve hızla tüm dünyaya yayılarak milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açan Covid-19, Türkiye’de ise ilk olarak bundan tam bir yıl önce ortaya çıktı.

Koronavirüsün yayılmaya başladığı ocak aylarında Türkiye de tedbir alan ülkelerden biri oldu ve özellikle Çin’den gelen uçaklardaki yolcuların iniş sonrası hava alanlarında termal kameralarla taranmasına karar verdi.

Ancak devam eden haftalarda hastalığa henüz rastlanmadığı belirtilse de Gürcistan, Yunanistan ve Irak gibi komşu ülkelerdeki vaka sayısının artmasıyla, virüste adeta Türkiye sınırına dayanmış oldu.

Nitekim 11 Mart 2020’de de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Avrupa seyahati sırasında virüse yakalanan bir kişinin ülkenin ilk koronavirüs vakası olduğunu duyurdu

Peki Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının görüldüğü tarihten bu yana kadar neler yaşandı?

Mart ayının başlarında Türkiye’de henüz resmi makamlarca onaylanan bir Covid-19 vakası tespit edilmemişti. Hatta 7 Mart tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), vaka görüldüğüne dair “gerçek dışı görüntü ve ses dosyalarının sahte hesaplar üzerinden yayıldığını” duyurarak, “halkı korkutma amaçlı” paylaşım yapan kişiler hakkında işlem başlatıldığını açıkladı.

İlk Covid-19 vakası

Koca ise 11 Mart’ta yaptığı açıklamada, Türkiye’de bir kişiye Covid-19 teşhisi konduğunu duyurdu. Hastanın bir erkek ve genel durumu iyi olduğunu söyleyen bakan, söz konusu kişinin ailesi ile yakın çevresindeki tüm bireylerin de gözetim altında olduğunu belirtti.

Aynı zamanda o zamanlar adeta slogan haline gelen “Koronavirüs, alacağımız tedbirlerden güçlü değildir” sözünü sarf ederek herkesi tedbir almaya çağırdı.

Bakan bu açıklamanın sadece 24 saat öncesinde ise “Koronavirüs salgınının Türkiye’de olma ihtimali çok yüksek ancak virüs henüz tespit edilemedi” demişti.

Tedbirler dönemi: Eğitime ara, tiyatro, sinema, lokanta ve kahvehaneler kapatıldı

İlk vakanın ortaya çıkmasının ardından hızla ülke çapında tedbirler alınmaya başladı. Sınırlar kapatıldı. Uçak seferleri iptal edildi. Eğitim ve öğretime ara verildi.

Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, kısa adı EBA olan Eğitim Bilişim Ağı ile haftalık ders programlarının yapılandırılarak, EBA, internet ve TRT ile televizyondan gerekli telafi eğitim desteğinin sunulacağını duyurdu.

16 Mart tarihinde ise İçişleri Bakanlığı’nca tiyatro, sinema, lokanta, kahvehane, internet kafe ve kapalı çocuk oyun alanlarının faaliyetleri durduruldu.

Can kaybı ilk vakadan 1 hafta sonra

Türkiye hızlı bir şekilde tedbirler almayı sürdürürken, 17 Mart’ta Bakan Koca kameraların karşısına geçti ve Türkiye’de Covid-19 salgınından dolayı ilk defa bir hastanın hayatını kaybettiğini açıkladı.

Ölen kişinin 89 yaşında olduğunu belirten Bakan Koca, virüsü Çin temaslı bir çalışanından aldığını ifade etti. Ayrıca Koca o gün toplam hasta sayısını 98 olarak açıklamıştı.

Koca iki gün sonra yaptığı basın toplantısında ise eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman’ın da koronavirüs nedeniyle hayatını kaybettiğini doğrulamıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Covid-19 için “milli bağış kampanyası”

Mart ayı sonunda ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, “Biz bize yeteriz Türkiyem” adlı bir kampanya başlattıklarını duyurarak, alınan tedbirlerden dolayı mağdur olan dar gelirli kişilere ilave destek sağlanmasının hedeflendiğini duyurdu.

Bu konuda devletin öncülük etmesi gerektiğini belirten Erdoğan, kampanyaya 7 aylık maaşını bağışladığını duyurdu. Kampanyaya kısa sürede siyaset, spor, sanat ve iş dünyasından birçok isim ve kamu yöneticisi destek verdi.

Mart ayı sonuna ayrıca dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda koronavirüs salgını sonrası Türkiye’de faaliyetlerini azaltan ya da durduran işletmelerde çalışan kişilere “3 ay maaş desteği” verileceğini duyurdu.

Belediyelerin bağış kampanyasına engel

Bu sırada Erdoğan’ın başlattığı “Biz bize yeteriz Türkiyem” kampanyasından önce Ankara ve İstanbul başta olmak üzere bazı belediyeler de yardım kampanyaları başlattı ancak İçişleri Bakanlığı genelgesiyle engel getirildi.

Cumhurbaşkanı’nın “Devlet içinde devlet olmanın anlamı yoktur” diyerek eleştirdiği CHP’li belediyeler ise kamuoyuna yaptıkları ortak açıklamada kampanyalarına yönelik İçişleri Bakanlığı engelini, “Çağın bu büyük felaketi karşısında, kamunun tüm kurumları olarak bir araya gelmek ve sorumlu davranmak gibi bir görevimizin olduğunun bilincindeyiz. Bu anlamda siyaset dışı davranmak bizler için bir tercih değil, açık bir mecburiyettir” sözleriyle eleştirmişti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından tüm valiliklere gönderilen genelgede mevcut yasalarda belediyelerin yardım kampanyaları ile ilgili hüküm bulunmadığını belirtilmiş, kampanya düzenlemek isteyen belediyelerin bulundukları il valiliğinden izin alması gerektiği söylenmişti.

Yaşlı ihbar hattı açıldı

İçişleri Bakanlığının, 65 yaş ve üstü ayrıca kronik rahatsızlığı olanların ikametlerinden dışarı çıkmalarına sınırlama getirmesinin ardından, dışarıdaki yaşlıları yetkililere bildirmek için ihbar hattı açıldı.

Nevşehir Belediyesi’nin sosyal medya üzerinden duyurduğu ilanda, “Yaşlı ihbar hattı ALO 153 … 65 yaş üstü insanları sokakta görürseniz arayın.” denildi.

Sokağa çıkma yasağı uygulaması ve Soylu’nun Twitter’dan istifası

Nisan ayında Covid-19 önlemleri kapsamında İçişleri Bakanlığınca 30 büyükşehirde ve Zonguldak’ta 10 Nisan tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sokağa çıkma yasağı getirildi.

Ancak bu kararın yürürlüğe girmesinden sadece yaklaşık iki saat öncesinde kamuoyu ile paylaşılmasıyla birlikte söz konusu kentlerde yasağı duyan vatandaşlar marketlere ve fırınlara akın etti, izdihamlar oluştu.

Bunun üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter hesabında paylaştığı bir mesajla, hafta sonunda uygulanmasına kısa bir süre kala ilan edildiği için tepki çeken 48 saatlik sokağa çıkma yasağı kararıyla ilgili ‘sorumluluğun her yönüyle kendisinde olduğunu’ ifade ederek, “Onurla yürüttüğüm İçişleri Bakanlığı görevimden ayrılıyorum” diyerek istifa ettiğini açıkladı.

Ancak Soylu’nun istifası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmedi.

Türkiye’de normalleşmenin ilk adımları

Sokağa çıkma yasakları ve kısıtlamalarla geçen nisan sonrasında, mayıs ayında ilk defa normalleşme kelimesi kullanılmaya başlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan mayıs ayı başında salgın sonrası normalleşme planı ve atılacak adımları açıklayarak, “Hastalığın önünü başarılı şekilde kestik. Yeni hasta sayımız artık binlerle sayılacak rakamlara geriledi. İyileşen hasta sayısı katlanarak artıyor” ifadelerini kullandı.

Fakat berber, güzellik salonu, AVM gibi mekanların da açılmasını öngören plan genel olarak uzmanlar tarafından eleştirildi.

Sağlık Bakanı Koca’nın “Salgını kontrol altına aldık” açıklaması

Erdoğan’ın “normalleşme” yönündeki açıklamasının ardından bir duyuru da Sağlık Bakanı Koca’dan geldi.

”Sonuçlar, tanı ve tedavideki başarı, salgını kontrol altına aldığımızın kanıtlarıdır” diyen Koca, “Kısıtlamaların biraz esnetildiği bir döneme giriyoruz” açıklamasında bulundu

Maske dağıtımda kargaşa

Nisan ayında Covid-19 nedeniyle toplu taşıma araçlarında, marketlerde ve pazar yerlerinde maskesiz dolaşmak yasaklanmıştı. Hükümet yetkilileri, maske satışının yapılmayacağını açıkladı.

Fakat İlk önce PTT kargo ile yapılmasını planlanan ücretsiz maske dağıtımının, daha sonrasında ise şehirlerde bulunan eczaneler aracılığıyla yapılmasına karar verildi.

Ancak, PTT’nin resmi sitesi olan ‘epttavm.com’ veya e-devlet üzerinden yapılan maske başvuruları sonrasında, yurttaşların maskelere uzun süre ulaşamaması sıkıntılara yol açtı. Son olarak ise çalışanların maskeleri iş yerlerinden temin edeceği belirtildi. Fakat bu sefer de maskeler iş yerlerine ulaşmadı ya da sayıca yeterli olmadı.

Okulların açılıp, açılmayacağı bilmecesi

Bu sırada nisan ayı sonunda Türkiye’de salgınla mücadele kapsamında 16 Mart’ta tatil edilen okulların tekrar açılması gündeme geldi.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Normalleşme süreci beklendiği şekilde devam ederse okulları 1 Haziran’da açarız.” dedi. Fakat hükümetin normalleşme adımlarına rağmen okullar söylenilen tarihte açılmadı.

Mayıs ayı sonlarında ise Türkiye’de Ramazan Bayramı boyunca Covid-19 salgınına karşı uygulanan ülke çapındaki sokağa çıkma yasağı sona erdi ancak yasak 65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşlar için geçerli kaldı. 14 yaş altı, 15-20 yaş ve 65 yaş üstü olarak 3’e ayrılan gruplara, haftanın belirli gün ve saatlerinde dışarı çıkma izni verilmesi kuralı devam etti.

‘Kontrollü normalleşme sürecine geçiş’

Haziran ayına gelindiğinde Türkiye’de seyahat kısıtlamaları ve sokağa çıkma yasakları kısmen sona erdi. İçişleri Bakanlığı, haziran’da Covid-19 salgınında geçilen “kontrollü normalleşme sürecinde” alınacak önlemlere ilişkin iki ayrı genelge yayınladı.

1 Haziran sonrası kalkacak kısıtlamaları ve uyulması beklenen kuralları içeren genelgede, kafe ve restoranlar saat 22’ye kadar hizmet vermesi gibi maddeler yer aldı.

LGS sınavındaki kalabalık

Haziran ayında ayrıca Türkiye’de yüz binlerce ortaokul öğrencisi Covid-19 salgını gölgesinde Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınava girdi.

Öğrencilerin sağlığı için sınav merkezlerinde çok sayıda önlemler alınsa da okul önlerinde kalabalıklar oluşturan aileler, sosyal mesafe kurallarına uyamadı.

Vaka sayısı yerine hasta sayısı

Türkiye’de her gün güncellenen koronavirüs tablosunda temmuz sonundan itibaren kelime değişikliğine gidilerek günlük vaka sayısı yerine hasta sayısını açıklanmaya başlandı. Ayrıca entübe hasta verileri yerine ise ağır hasta sayısı ve hastalarda zatürre oranı gibi veriler eklendi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 30 Eylül’de düzenlenen basın toplantısında sadece semptom gösteren pozitif vakaların açıklandığını belirtti.

“Her vaka, hasta değildir” diyen Bakan Koca, testi pozitif çıktığı halde hiçbir semptom göstermeyenlerin olduğunu ve büyük çoğunluğu onların oluşturduğunun altını çizdi.

Bu açıklama Türkiye’de salgının gerçek boyutunu göstermediği gerekçesiyle tepkiyle karşılanmış, İngiltere’de ‘vaka tanımlaması farklı olduğu için’ Türkiye’yi güvenli ülkeler listesinden çıkarmıştı.

DSÖ’den Türkiye’ye Covid-19 verilerinde ‘rehberimize uyun’ çağrısı

Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’ye veri toplama ve salgına yönelik önlemlerin, örgütün 2005 yılında çıkardığı “Uluslararası Sağlık Yönetmeliği” ile uyumlu bir şekilde yapılması çağrısında bulundu.

DSÖ Avrupa Bölge Ofisi’nden yapılan açıklamada, “Risk altındaki kişiler, şüpheli ve olası vakalar ve teyit edilen vakaların yakın temaslıları, test açısından önceliklendirilmektedir.” denildi.

Türkiye’de ilk kez toplam günlük vaka sayısı açıklandı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise Covid-19 ile ilgili sadece semptom gösteren hastaların açıklanmasına gelen eleştirilere kasım ayında yanıt verdi. Bakan, bundan sonra tüm vaka sayılarına günlük tabloda yer verileceğini duyurdu.

2021’e girerken Türkiye’de ilk kez mutasyonlu virüs tespit edildi

Tarihler 1 Ocak 2021’i gösterdiğinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’ye giriş yapan 15 kişide İngiltere kaynaklı mutasyonlu virüs tespit edildiğini açıkladı. Bu gelişme sonrası Sağlık Bakanlığı İngiltere’den yurda girişlerin geçici olarak askıya alındığını duyurdu.

Ocak ayı ortasında Covid-19 aşısı kampanyası başladı

2021 Ocak ayının ortalarına gelindiğinde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun Çin şirketi Sinovac’ın geliştirdiği koronavirüs aşısı CoronaVac’a acil kullanım onayı vermesi sonrası ülke genelinde Covid-19’a karşı aşılama kampanyası başlatıldı.

14 Ocak’ta Sağlık Bakanlığı, e-Nabız uygulamasına Covid-19 aşı durumu bilgilendirme özelliği ekledi. Aşının 28 gün arayla iki doz şeklinde uygulanacağı kaydedildi. Sağlık Bakanı Koca, Twitter’dan yaptığı açıklamada, “1. doz aşısını olan sağlık çalışanı sayısı 100 bini geçti” dedi.

10 Mart 2021’de düzenlenen Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı sonrası Sağlık Bakanı Koca Türkiye’de bu zamana kadar 10 milyonu aşkın vatandaşın aşı olduğu bilgisini paylaştı.

Yasaklara rağmen yapılan AK Parti Kongreleri tepki çekti

Şubat ayının sonlarına doğru gelindiğinde koronavirüs kısıtlamalarının had safhada olduğu ve hafta sonları sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı günlerde Rize, Trabzon, Aksaray, Eskişehir, Konya, İzmir, Hatay ve Ankara gibi illerde yapılan AK Parti kongrelerine on binlerce kişi katıldı.

Medyada ‘lebaleb kongreler’ şeklinde öne çıkan parti etkinlikleri sosyal medyada ve muhalefet kanadında büyük tepki çekti.

Salgın nedeniyle CHP ve İYİ Parti kongrelerini açık havada ve sadece delege katılımıyla yaparken, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi de seyircisiz gerçekleşirdi.

Kaynak: euronews

Exit mobile version