Hepimiz küllerinden yeniden doğan Zümrüdüanka kuşunu iyi kötü bir şekilde biliriz. Kimimiz masallardan öğrenmiştir, kimimiz Harry Potter’daki Fawkes ile tanırız. Ölümsüz olduğu rivayet edilen, kimi kültürel kaynaklarda “Simurg” adıyla da tanınan Zümrüdüanka pek çok farklı formatta karşımıza çıksa da verdiği tema hep aynıdır. “Yok oluşun arkasından gelen başlangıç.”
Hem 25 Mart hem de 8 Nisan tutulmalarını astrolojik olarak incelediğimizde Anka semboliğinin sıkı sıkıya vurgulandığını görebiliyoruz. Zira yanıp da küllerinden doğacak bir mitolojik kuşun vurgulandığı şu dönemlerde yangın konularının durduk yere patlak vermesi de hayli manidar. Bunu okuyanlar delirdiğimi düşünebilir ama Buda’nın da dediği gibi gözü az tozlu olanlarınız beni anlayacaktır 😊 Türkiye, Malta, Tayvan gibi yangın temalarını yakından yaşayan ülkeler için milat tadında yeni bir sayfanın açılması tutulmalar etkisiyle söz konusu olacaktır. Evren bizlerle semboller aracılığıyla iletişim kurar. Ancak eşzamanlılıkları yakalayabilenlerimiz bu simülasyonu daha kolay anlayabilir. Simülasyon içinde ise iyi ya da kötü yoktur, yalnızca deneyimle gelen içsel öğrenme vardır.
Bizler doğamız gereği başlangıçları, yenilikleri, güzellikleri hemen şimdi derhal olsun isteriz ancak yok oluş sürecini deneyimlemek; o güzellikleri samimiyetle ve idrakle takdir edebilecek yoklukları, zorlukları, gayreti, çabayı yaşamak istemeyiz. Korkularımızla yüzleşmeyi, gerekirse ateşlerin içinden geçmeyi, bilincimizi ve ruhumuzu dönüştürmeyi tercih etmeyiz. Hatta bundan mümkün olduğunca kaçınır, konfor alanımıza bağımlı bir yaşam geliştiririz. Oysa yeniden doğabilmemiz için yanmamız bir önkoşuldur. O konfor alanından çıkamazsak mevcut düzenimizin bizleri zehirleyeceğini bilmek durumundayız.
Türkiye özelinde konuşursak 14 Ekim 2023 tarihinde “Düştüysek kalkarız, daha ölmedik ya” temalı Güneş tutulması bizlere Çanakkale Zaferimiz tadında bir gayret bahşetmiş ve o zamandan bu yana yaşananlar Zümrüdüanka’yı yakacak ateşin fitilini ateşlemişti. Bilhassa 10-11 Nisan 2024 tarihleri artık yeniden doğuşumuzu gerçekleştireceğimiz yangın günleri olacak. Elbette ki bu yanış, bu alev acı verecek. Canımızı yakacak, tenimizi kavuracak, yüreğimizi dağlayacak. Tahminim odur ki kısa vadede Mayıs 2024 başına kadar devam edecek. Peki ne yapmalı?
Öncelikle kolektif bir dönüşümün içinde olduğumuzu aklımızda tutmamız gerek. Dünyanın her daim daha iyiye gittiğinin bilincinde olup sistemde her şeyin yolunda olduğuna güven duymak yapabileceğimiz en değerli şey. İkincil olarak da maneviyatınızı güçlendirecek her türlü aktiviteyi hayatınıza daha yoğun şekilde dahil etmeyi tercih edebilirsiniz. Dua edebilir, meditasyon yapabilir, nefes çalışmaları uygulayabilirsiniz. Öncelikle kuşlar olmak üzere hayvanları besleyebilir, onlar için bağışta bulunabilirsiniz. Yaklaşan Ramazan Bayramı vesilesiyle aile büyüklerinizde daha uzun vakit geçirebilir, onların deneyimlerini ve yaşadıklarını takdir edebilir, hürmet gösterebilirsiniz. Bugün bu dünyada olmanıza sebep olmuş tüm atalarınızı düşünebilir; neler yaşadıklarını, neler hissettiklerini, ne gibi tesadüfler ile bir araya geldiklerini anlamaya gayret edebilirsiniz. Bir de bunu bir fincan ıhlamur eşliğinde yaparsanız şifa frekansını hayli yükseltmiş olursunuz.
Yeni dünyaya adım atabilmek için plasentasını içeriden yırtabilme, yumurtasının kabuğunu içeriden kırabilme, toprağın karanlığının içinden filizlenebilme cesareti gösteren tüm canlıların bu vesile ile bayramını kutlar, yeni düzenin bir sonraki yanma evremize kadar bütünün hayrına olmasını temenni ederim.
Sevgiler,
Mahallenin Müneccimi Buse